
Share
''900's''
902. adlı eserin serisinden..
902 kutudan oluşan büyük bir yapı vardı. Her biri bir beenliğin bir katmanını, gölgesini, suskunluğunu, korkularını, sevinçlerini, hayallerini temsil ediyordu. Bazı bazı katıydı, bazen yumuşacık; düzenliydi, sessizdi. O düzenin içinde, bir kıpırtı vardı. Kendini aynı kalıpta taşıyamayan bir katman..
İşte ''O'' kutu çatladı. İçinden bir ses, bir kırmızı parıltı sızdı. Ve sonra yeni bir benlik doğdu..
Kırmızı bir küre olarak, sistemin dışına çıktı. Kutuların arasında değil, artık onların karşısındaydı. Kendine baktı. Baktıkça unuttuğu parçalarını hatırladı. Ve o anda her şey çözülmeye başladı.
Düzen dağıldı. Harflere benzeyen kendi iç katmanları, karanlık lekeler gibi etrafa savruldu. Geçmişin gölgeleri, bastırılmış düşünceler, içsel çığlıklar.. Hepsi girdap gibi insanın etrafında dönmeye başladı. Çünkü değişim, sessiz olmazdı. Belki dışarıdan öyle durabilirdi ancak..
Arka plan, bir deniz gibi dalgalandı. Maviyle morun iç içe geçtiği o yüzey, Dünya ile gökyüzünün birleşimini temsil ediyordu. İnsan artık tam anlamıyla burada değildi, Ama henüz orada da değildi.
Siyah çizgiler hala ona uzanıyor, geçmişin ağırlığı hala peşinden geliyordu. Ama artık küre, yani insan, yerinden çıkmıştı. Kendi yeni merkezine doğru bir yolculuktaydı. Kutuların düzeninden sıyrılan bu ilk adım , Bir sona değil, bir başlangıca işaretti.
İşte bu yüzden adı ''900's'';
Çünkü artık tek bir katman değil, yüzlerce insan, binlerce benlik, dağılmanın içinden geçenlerin ortak adıydı.
''900's''
Kutuların sessizliğinden, patlayan bilinçlerin fırtınasına, İnsanın topraktan göğe doğru yükseldiği o eşiğe verilen isimdir.
140X160 Acyrlic on Canvas. 2017, Istanbul.