''902''

''Aziz dost! Sen, tek bir kişi değilsin; Sen bir alemsin! Sen derin ve çok büyük bir denizsin. Ey insan-i kamil! O senin muazzam varlığın, belki dokuz yüz kattır; dibi, kıyısı olmayan bir denizdir. Yüzlerce alem, o denize gark olup gitmiştir! Bu konuyu anlatmak, uyanıklığın da uykunun da elinde değildir. Zaten bu dünya ne uyanıklık ne uyku yeridir!'' -Rumi (Mesnevi cilt 3-4) 

900 kutu (katman) boyunca insanın gölgesi, benliği ve iç çatışmaları anlatıldı. Her bir kutu, bilinçdışının bir katmanıydı. Jung'un dediği gibi, bastırılmış arzularımız, korkularımız ve yüzleşmeye cesaret edemediğimiz yönlerimiz... Hepsi renkli ama gölgeli kutularla sembolleşti. Fakat bu hikayenin asıl doruk noktası, son iki kutuda saklıydı. ''Kişi'' ve ''Gelecek''.

901. kutuda artık kişinin bilinçaltı tamamlanmıştı. Kendine yapılan uzun bir içseel yolculuk, karanlık katmanların aydınlatılmasıyla son bulmuştu. ve 902. karşılığı olan gelecek şekillendi. Çünkü birey ancak kendini tanıdığı, gölgeleriyle yüzleştiği noktada geleceğini inşa etmeye hazır hale gelirdi. Riskler, yapılan yanlışlar, doğrular, karanlık düşünceler, düşüşler, kalkışlar.. bunlar sonunda cesaretle geleceğe adım atmaya hazırlar kişiyi... 

902. kutu, kişisel farkındalığın ve potansiyelin tezahürüdür. Bu kutu, geçmişten gelen tüm ağırlıkların ardından doğan hafifliktir. Önceki kutuların tüm karışıklığını geride bırakır. Düz, kararlı bir formdadır. Rengi beyazdır, çünkü kişi artık kendini bulan, yönünü gören, gelecekte ki bilinmezliklere heyecanla hazır ve önüne umutla bakan birine dönüşmüş, gelecek her şeye kabül halindedir.

Mevlana'nın dediği gibi,''Bu dünya ne uyanıklık ne de uyku yeridir.''

İşte bu beyaz kutu, tam da o sınırda duruyordu. Ne tamamen uyanık, ne de tamamen rüyadaydı. İçinde hem ''ben'' vardı, hem de henüz olmamış ama olmaya hazır olan'' bir gelecek... Sen derin bir denizsin. ve artık kıyısız bir geleceğe doğru yürüyorsun. Peki sen buna hazır mısın? 

Acyrlic on Canvas 200X150. 2016, Istanbul.

 

Bloga dön