
Share
''Blues'', iki figürün içsel dünyalarında birbirine sığındığı, sessiz ama çok şey anlatan bir karşılaşmanın soyut anlatımıdır. Birinin sırtında, görünmeyen ama hissedilen bir ağırlık vardır; geçmişten taşan, bastırılmış duygularla örülmüş bir yük. Diğeri, ne yükü alır ne de çözmeye çalışır, sadece tüm varlığıyla oradadır. Her şeyi vermeye hazır. Sessizce, karanlığın içinde sabit bir yıldız gibi.
Tablonun renk paleti ve ışık kullanımı, doğrudan Lars Von Trier'in ''Melancholia'' filminden ilhamla şekillenmiştir. Filmdeki gibi burada da mavi tonlar olması beklenen gibi bir huzurun değil, bir çöküşün habercisidir. Renkler sadece görsel değil, duygusal bir atmosfer kurar, mavi, hem acının hem kabullenişin rengidir. Spiral dokular, zihinsel karmaşanın ve çöküşünü simgelerken, figürlerin duruşu bir tür teslimiyeti ve aynı zamanda kırılmadan ayakta kalmayı temsil eder.
''Blues'', sadece bir renk ya da bir müzik türü değil bu eserde, aynı zamanda bir ruh hali. Duyguların içe çekildiği, kelimelerin sustuğu ama varlığın kaldığı bir anın resmi. Tıpkı Melancholia'da olduğu gibi, burada da felaket dışarıdan değil içeriden gelir. Ve bu içsel felakette teselli, belki de sadece bir omuzda, bir figürün sessizce orada durmasıdır.
100X90 Acrylic on Canvas, 2017 Istanbul. ''Kırılmadan'' tam önce ..