'Kalbini Dinle''

Bu ikinci tablo ilkine çok benzer bir görsel dil taşısa da dikkatlı bakınca ruhu oldukça farklı, aynı içsel dünya ama artık daha emin, daha kararlı. 

Bu eser, bir öncekinin bıraktığı kaotik düşünsel atmosferin ardından gelen bir netleşme hâlini yansıtıyor. Renk paleti aynı: soğuk mavi, turkuaz, lacivert ve beyaz. Ama bu kez hareketler daha dengeli, fırça darbeleri daha bilinçli. İlk tablodaki o içten içe kemiren kararsızlık, yerini ne yaptığını bilen bir zihne bırakmış gibi.

Beyaz çizgiler yine var ama daha kontrollü. Artık rastgele dolanan bir bilinçaltı uğultusu değil, yönü olan, adım adım kendi yolunu çizen bir akıl gibi davranıyorlar. Bu beyaz hatlar, artık bastırılmıyor ya da arka planda kaybolmuyor—tam tersine kompozisyonun bir parçası olmuşlar. Düşünceler şekillenmiş, karmaşa düzene evrilmiş.

Tablonun merkezinde bir ağırlık ya da yoğunluk yok; çünkü zihin artık bir noktaya saplanıp kalmıyor. Duygular yayılmış, düşünceler dağılmış ama bu bir savrulmuşluk değil—bilinçli bir dağılım. Adeta “kendini bırakmak” ile “kendine hâkim olmak” arasındaki o hassas dengeyi bulmuş.

Beyaz, mavi ve siyahın iç içe geçişi; iç dünyada yaşanan gelgitlerin artık dış dünyaya daha uyumlu biçimde yansıtıldığını ima ediyor. Bu tablo, hâlâ geçmişin izlerini taşıyor—özellikle köşelere doğru sıkışmış, karmaşık desenlerde bu görülebilir—ama artık bu izler yön veriyor, yönsüzleştirmiyor.

“Kalbini Dinle”, bir zihnin geçirdiği içsel dönüşümün ikinci perdesi gibi okunabilir. Artık savaşın en sert anı geride kalmıştır. Gürültü hâlâ vardır ama bu kez içinde bir denge, bir farkındalık ve belki de bir kabulleniş taşır.

50X50 Acrylic on Canvas. Aralık '21, Istanbul.

Bloga dön