
Share
Bir yüzeyde hareketin dili varsa, burada kendini saf bir zihin ritmiyle konuşuyordur. ''Neural Bloom'' yapısal bir karmaşanın değil, bilinç akışının içinde devinen bir canlının görsel karşılığıdır. Her biri farklı yönlere savrulan çizgiler, belirli bir merkeze bağlı olmaksızın bir araya gelir; ama tam da bu dağınıklıkta bir bütünlük doğar. Rastlantı ve kasıt arasındaki o belirsiz sınırda yürüyen bir yapı.
Renkler birbirine çarpar. Koyu lacivertlerin, siyahın, derin morun ağırlığı; düşünsel yoğunluğun, zihinsel basıncın görsel hafızası gibidir. Araya serpiştirilen kırmızılar ve turkuazlar, bu karanlık yapının içinde birer elektrik akımı gibi patlarlar. Her biri kısa ömürlü bir parıltı, ama bir sonraki hareketi tetikleyen ilk titreşim.
Zemin, görünüşte pasif bir arka plan gibi dursa da, yüzeeyin bu enerjik patlamasını taşıyan temel dokudur. Soluk sarı vee bej tonları, çizgilerin karmaşasının altında dingin bir alan sunar; sanki zihnin tüm bu karmaşayı taşıyabilecek kadar geniş ve esnek olduğuna işaret eder.
Tablo bütünüyle durağan bir görüntü olmaktan uzaktır. Her bakışta yeniden kurulur, yeniden dağılır. Bu, izleyenin zihniyle birlikte yaşayan bir yapıdır. Adı gibi, Neural Bloom bir çiçeek açma hali değil, düşüncenin, sezginin, zihinsel enerjinin düzensiz ama canlı çoğalması. Çiçeklerin değil, sinapsların patlaması.
50X60 Acylic on Canvas. Istanbul, 2019.